![]()
Aslında fazla söze, hatta söze gerek yok... 1 Mayıs 2013 günü yaşananlar, TV ekranlarına, günlük basına yansıdı. Başbakanın, Valinin emrindeki -gaz maskeli- polis güçlerinin attıkları biber gazı bombaları ile istanbul sokakları bir sis bulutu içinde kaldı. Saldırıya uğrayanlar, silahsız sıradan emekci insanlardı. |
Demokratik açılım, ileri demokrasi, barış süreci denen şeyin ne olduğu 1 Mayıs 2013 günü anlaşıldı. Aslında fazla söze, hatta söze gerek yok... 1 Mayıs 2013 günü yaşananlar, TV ekranlarına, günlük basına yansıdı. Başbakanın, Valinin emrindeki -gaz maskeli- polis güçlerinin attıkları biber gazı bombaları ile istanbul sokakları bir sis bulutu içinde kaldı. Saldırıya uğrayanlar, silahsız sıradan emekci insanlardı. Gaz bombaları evlerin içlerine, sendika merkezlerine, DİSKin merkezine dek hedef gözetilerek fırlatıldı. Hastahanelere kaldırılanlar arasında CHP yöneticileri ve saylavları da vardı. Bunların ifadelerine göre polis, ambulanslara bile biber gazı sıkmıştı. Bu nefret yüklü düşmanca tavır, polisin nasıl doktrine edilmiş olduğunu açık etmekteydi... İstanbul valisi, kameralar karşısında hiç sıkılmadan ve düşünmeden, saldırgan bir üslupla, yüzdeyüz doğru yapmış olduklarını anlatırken, kafasına isabet eden bir gaz bombası ile olduğu yere yıkılan ve kaldırıldığı hastahane de ameliyat edilip yoğun bakıma alınan kafatası çatlamış ve sağır olma tehlikesi altındaki 17 yaşında liseli bir kız çocuğunun terörist olduğunu ilanederek yapılan işin haklılığını kanıtlamaya çalışmaktaydı. Kız silahsızdı ve valinin iddialarına karşın poliste kaydı yoktu. İşsiz kalmış üzgün baba, haklı olarak, validen önce bir geçmiş olsun demesini beklerdim diyerek kızının herhangi bir örgüte üye olmadığını anlatmaya çalışmaktaydı... Kaldıki kız çocuğu valinin gerçek dışı olarak iddia ettiği gibi 19 yaşında olsa, ve poliste kaydı bulunsa bile, bunlar kızın kafa tasının çatlatılmış olmasına haklılık kazandırabilirmiydi? Vali, halka, emekci insanlara nefret kusarken, polisin saldırganlığının, acımasızlığının gerisindeki kışkırtmayı da belli etmekteydi. Polis, bu valinin polisiydi; vali bu iktidarın, AKPnin valisi idi; AKP, ya da siyasi iktidar, uluslararası mali-sermaye güçlerinin iktidarı idi, işçilerin, emekci halkın düşmanı idi... 1977 yılıdaki 1 Mayıs kutlamasına otel çatılarından ateş açarak 36 işçinin ölümüne yolaçan karanlık güçler ile AKP iktidarı aynı safta idi, Başbakanın gerisinde aynı karanlık güçler vardı, vardır... Demokratik açılım, ileri demokrasi, barış süreci denen şeyin ne olduğu, başbakan başkanlık sistemini getirerek tüm ipleri eline aldığı zaman daha iyi anlaşılacaktır ama, o zaman geç kalınmış olabilir. Yusuf Küpeli 3 Mayıs 2013
|
BAĞLANTILI METİNLER:
ayrıca bak: Kültür
|